hollanda giethoorn köyü ev fiyatları

200metrekare ev maliyeti, müstakil ev planları, tek katlı müstakil ev projeleri, kaba inşaat maliyeti hesaplama 2013, çelik villa fiyatları ve modelleri, bahçeli ev planları, 120 metrekare ev planları, 2 kat ev modelleri, taş ev yapımı, kır evi projeleri, tek katlı ev maliyeti, iki katlı villa projeleri, ev yapma fiyatları, kerpiç ev projeler, buyuk ev yaptirmak, , Ev Villa SatılıkMüstakil Ev ilanları ile ilgili aradığınız tüm bilgiler, Zingat.com'da! Uygun fiyat için tıklayın. Giethoorndaki Weerribben-Wieden tabiatı koruma alanının kenar kesiminde yer alan Waterresort Bodelaeke Giethoorn ücretsiz Wi-Fi erişimine sahip mutfaklı konaklama birimleri sunmaktadır. Su kenarında bulunan üç yatak odalı evlerin her birinde oturma alanı, TV ve geniş bir teras vardır. Giethoorn’da ev fiyatları cep yakıyor. En ucuz ev 700 bin euro. 5 milyon euroya da ev var. 1969 yılında açılan ‘Museum De Oude Aarda’ adlı müzeyi gezmeniz tavsiye edilir. Zira müzenin kurucusu Rene Boissevain, dünyanın çeşitli yerlerinden getirdiği değerli taşlar, fosiller ve mineralleri bu müzede sergiliyor. GünAMSTERDAM – MARKEN & VOLENDAM & ZAANSEE SCHANS TURU – GIETHOORN HOBBIT KÖYÜ ve TEKNE TURU . Sabah kahvaltısının ardından Marken & Volendam & Zaansee Shans Turu programımızı düzenlemek üzere hareket ediyoruz. Yel değirmenleri, müzeleri, doğası ve kültürü ile bu tarihi kasaba Hollanda’nın turistik açıdan en Site De Rencontre Pour Jeune Sans Inscription. İnternette Hollanda diye aradığınızda, Amsterdam kanalları ile birlikte en çok göreceğiniz Giethoorn fotoğrafları olacaktır. İlk gözünüze çarpacak şey fotoğraflarda hiç araba olmaması olacak. Gerçekten de araç girişi belli bir noktadan sonra yasak. Ulaşım için sadece bot ya da bisiklet kullanabilirsiniz. Tabi her zaman yürümek de bir çözüm. İkinci önemli nokta ise ortamın adeta Yüzüklerin Efendisi setinden fırlamış gibi görünmesi olacak. İlk gittiğimizde kendimizi Shire – Baggins diye kapı kapı dolaşırken bulduk. Tarih Giethoorn , bataklık kömürü turba olarak bilinen bir bitkinin toplayıcılığı ile geçinen oldukça küçük bir köy. Bugün gördüğünüz tüm göl ve kanallar bu bitki toplandıkça ortaya çıkmış. Yani herşey tamamen insan yapımı. Ancaaak, 1958 yılında Fanfare isimli filmde set olarak kullanılmasıyla bir anda talih köylülerin yüzüne gülmüş. Film hala Hollanda’da en çok hasılat yapan 2. film. Bu sayede ülke çapında bir Giethoorn turizmi başlamış. Instagram çağının başlamasıyla birlikteyse, köy global bir fenomene dönüşmüş durumda. Özellikle Çin’de büyük bir fenomen olan bu köy yılda 150-200 bin Çinli turist ağırlamakta. Bataklık kömürü Ulaşım Giethoorn’a toplu taşıma ile ulaşım için tek alternatifiniz bulunuyor. Amsterdam Centraal istasyonundan başlayacağınız yolculuk bir tren ve bir otobüs aktarması sonucu yaklaşık 2 saatinizi alacak. Hollanda trenlerine çok güven olmayacağı konusunda uyaralım ve sizi güncel rota bilgisine alalım. Arabanız olması durumunda saat ve 120 km süren bir yolculuk sonunda Giethoorn’a ulaşabilirsiniz. Aracınızı, bu ücretsiz otoparka bırakıp dilediğiniz gibi uzun uzun gezebilirsiniz. Aktiviteler Şehre doğru ilerlerken sizi tekne kiralayanlar karşılayacak. Burada 2 seçenek bulunuyor. Birincisi kendi kullanabileceğiniz tekneler. 5 veya daha fazla kişilik bir grupsanız kendi teknenizi kiralamak daha ucuz bir çözüm haline geliyor. Kira ücreti saatlik 35 €’dan başlıyor -bir saat fazlasıyla yeterli. Tekneleri kullanabilmek için otomobil ehliyetiniz olması yeterli. Mantık çünkü hemen hemen aynı. İkinci seçenek ise büyük tur tekneleri -büyük dediğimize bakmayın 40-50 kişilik botlar bunlar. Yaklaşık bir saat süren bu tur boyunca, kaptan size köyün tarihi ile ilgili bilgiler verecek. Tura katılmak isterseniz ise kişi başı € ödemeniz gerekiyor. Bu ücrete bir bardak çay/kahve de dahil. Her iki seçenek de başladığınız noktada bitecek. Sonrasında şehre doğru yürümeye başlayabilirsiniz. Yol üzerinde yerel peynir tadımı yapabileceğiniz dükkanlar, restoranlar göreceksiniz. Çekinmeden hepsini deneyebilirsiniz. Giethoorn gezilerimizde, köyde yer alan neredeyse tüm restoranları denedik. Aşağıda bahsedeceklerimiz dışındakilerin tamamı benzer tipte yiyecekleri servis ediyor ve kalite oldukça yeterli seviyede. Dilerseniz şehrin girişinde bisiklet kiralayıp yola o şekilde de devam edebilirsiniz. Ancak gerek yolların darlığı gerekse turist kalabalığında bu seçenek çok verimli olmuyor. Yürüyüşünüze devam ettiğinizde az önce tekne ile geçtiğiniz bölgeye ulaşacaksınız. Hemen girişte Giethoorn Müzesi’ni göreceksiniz. Vaktiniz varsa bir şans verebilirsiniz. Bundan sonrası şehirde yer alan 150’den fazla köprüyü tek tek gezmek, hediyelik eşya mağazalarını incelemek kalan seçenekleriniz. Konaklama Şehirde birkaç saat geçirmenin yeterli olacağını düşünüyoruz. Ama gecesini de göreyim diyorsanız; köyde yer alan bir çok ev b&b konseptine dönüşmüş durumda. Tüm turistler gittikten sonra sessiz sakin hali de çok güzel oluyor. Hotel Pergola hemen köyün girişinde yer alıyor. Kısa bir yürüyüş sonrası köyün merkezine ulaşabiliyorsunuz. Arabalıysanız önünde kocaman otopark var. Zaten köye arabayla giriş olmadığı için herkes arabayı buraya bırakıyor. Kahvaltı dahil. Farklı bir konsept denemek isterseniz Hollanda’da en güzel alternatif bot evler. Giethoorn kanallarında konaklamak için önerimiz Bed-on-a-Boat. Kesinlikle çok farklı bir deneyim. Tavsiyemizdir. Kalabalık gruplar için Giethoorn Lodge çok iyi bir alternatif. Zira 9 kişi kalabiliyor. kişi başı fiyat çok uyguna geliyor. Son önerimiz de Hotel de Harmonie. Buranın da konumu çok iyi ve kahvaltı dahil. Yeme İçme Grand Cafe Fanfare Sokaklarda yürümekten yorulduğunuz anda karşınıza Grand Cafe Fanfare çıkacak. Çünkü tam olarak şehrin orta noktasında yer alıyor. Oldukça geniş bir menüleri bulunuyor. Yerel bir lezzet denemek isterseniz Ambachtelijke rundvlees bitterballen El yapımı dana etli kroket öneririz. Düğün, doğum günü gibi etkinlik kutlaması için yerel halk tarafından da çok tercih edilen bir mekan. O nedenle her an kendinizi bir partinin ortasında bulabilirsiniz. Ristorante Fratelli Köyün göbeğinde gerçek bir İtalyan restoranı keyfi yaşamak paha biçilemez bir keyif. Restoran Davide ve Salvatore adına iki Sicilyalı kardeş tarafından işletiliyor. Pizzası da makarnaları da oldukça kaliteli. Özellikle yemek sonrası bir kahvelerini içmenizi öneririz. Hollanda’da kaliteli kahve bulmak büyük problem. O yüzden İtalyan kahvesi bulmuşken içmemezlik etmeyin. İlhan KARAÇAY yazdı Dün yayınladığım haberde, Hollanda’nın turistik köyü Giethoorn’da yaşanan ırkçı olayları yansıtmıştım. Özellikle köy gençlerinin bir Türk anne ve 15 yaşındaki oğluna uyguladıkları zorbalığı dile getirmiştim. Uzmanların, olaylarda vurdumduymaz davranan polislerin cezalandırılması gerektiğine dikkat çekmelerinden söz etmiştim. DENK Partisi’nin, bu acı olayı Salı günü parlamentoya taşıyacağını da yazmıştım. Her şeye rağmen, halkı çirkin ama kanallar boyunca dizili evleriyle görünümü muhteşem olan bu köyü sizlere tanıtmak da, o köylüler için bir lütuf olmalıdır. Geçimlerini yabancılardan sağlayan bir köy halkının, yabancılara düşmanca davranışlarına rağmen, ben düşmanlığı değil, güzelliği öne çıkarıyorum. Merak edenler, bu tanıtım yazısının sonundadünkü haberimi görebilirler TURGAY’DAN TUĞÇE’YE EVLİLİK DİLEĞİ O kadar romantik ki Hollanda’nın Giethoorn köyü, Turgay ile Tuğçe taaaa İstanbullar’dan kalkıp geliyorlar ve özel bir organizasyon ile evliliklerinin yolunu bu romantik köyde açıyorlar. Bu yılın başında, bölgenin en büyük gazetesi SEENWİJKER COURANT, manşetten verdiği bir haberinde üstteki fotoğrafı kullanarak Giethoorn’da Yılın ilk evlenme teklifi’ başlığı ile bir haber yayınlamıştı. Haberin kahramanları Turgay ile Tuğçe idi. Yılbaşını kutlamak için Amsterdam’a gelmişlerdi. Bir tekne turu için de Giethoorn’a gideceklerdi. Ama Tuğçe, Turgay’ın planından haberdar değildi. Turgay bir organize bürosuyla anlaşmıştı. Giethoorn’daki kanallardan birindeki köprü üzerine, Tuğçe, will you marry me?’ Tuğçe, benimle evlenir misin? pankartı asılacaktı. Bu pankart asıldı ve büronun iki fotoğrafçısı Joyce Rode ve Gabriëlla de Jonge fotoğraf kameraları ile nöbet tutmuşlardı. Çok kötü bir havaya rağmen, Turgay Tuğçe’ye teklifini yapmış ve bu fotoğraf çekilmişti. İşte, tüm dünyada ünlü olan ve ziyaretçi akınına uğrayan böylesine romantik bir bir köyün halkının, nasıl da ırkçı olabileceği sorusunu bir kenara atarak, bu köyü sizlere tanıtayımisterseniz. Burası yeryüzünün cenneti gibi. Masalsı bir köy olan Giethoorn’da yol yok, otomobil yok, sadece kanallar ve sessizlik var. Giethoorn köyü Amsterdam’a 120 km. mesafade, Steenwijk kasabasına bağlı bir köy. Amsterdam’dan bu köye tur paketleri yapılmaktadır. Köyün taihi 1300’lü yıllara dayanıyor. Köyün sakinleri çiftçilerdi. Köylüler bir gün yer altında yüklü miktarda keçi boynuzu bulmuşlar. Sözünü ettiğim keçi boynuzu yediğimiz keçi boynuzu değil, hakiki keçi boynuzlarıydı. 1170 yılında gerçekleşen sel tufanında boğulan yaban keçilerinin boynuzları yani. Keçi boynuzunun Hollandaca adı Geytenhoren’dur. Bu nedenle de bu köye bu isim verilmiş ama daha sonra isim Gietenhoon haline gelmiş. Bu köyün popülaritesi, Hollandalı ünlü yönetmen Bert Haanstra’nın 1958 yılında yaptığı Fanfare komedisi ile başlamış. Zira bu komedi bu köyde çekilmişti. Ondan sonra köye önce yerli, sonra da yabancı turistler akmaya başlamıştı. Giethoorn’a şimdilerde en çok turist Çin ve Japonya’dan geliyor. Nisan ayında başlayan yoğun ziyaretler ekim ayına kadar devam ediyor ama, ağustos ayında buraya gelenler kendilerini Çin’de sanabilirler. Giethoorn, İtalya’nın Venedik’i olarak da anılıyor. Ama hangisinin daha güzel olduğuna bir trülü karar verilemiyor. Yeşili sevenler için tabii ki Giethoorn tercih ediliyor. 200 kadar tahta köprü bulunan Giethoorn’da taşıma işi teknelerle yapılıyor. 3000 kişinin yaşadığı köy, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Çeşitli adları olan değişik tekneleri kiralayarak bu köyde özel turlar atabileceğiniz gibi, toplu taşıma yapan tekneler ile de gezebilirsiniz. Giethoorn’da ev fiyatları cep yakıyor. En ucuz ev 700 bin euro. 5 milyon euroya da ev var. 1969 yılında açılan Museum De Oude Aarda’ adlı müzeyi gezmeniz tavsiye edilir. Zira müzenin kurucusu Rene Boissevain, dünyanın çeşitli yerlerinden getirdiği değerli taşlar, fosiller ve mineralleri bu müzede sergiliyor. Bir de Museum Giethoorn t Olde Maat Uus’ müzesi var. Bu müzede de, 100 yıl önceki tipik bir çiftlik evindeki yaşam canlandırılıyor. Giethoorn’da yemek konusunda zorluk çekebilirsiniz. Zira burada genellikle yörenin yemekleri yapılıyor ve satılıyor. Yine de birkaç kafe restoran bulabilirsiniz. Otel konusunda da fazla seçenek yok. Yine de yatabileceğiniz birkaç yer var. İşte böyle değerli okurlarım Yukarıda sitayişle övdüğüm Giethoorn köyü, son günlerde ırkçı bir olay nedeniyle dünya gündemine oturdu. Bu olayı dün yayınlamıştım. Altta sizlere yeniden sunuyorum bu haberi. Bir konu daha var Bazı meslektaşlarım, bu haberi kendilerinin de daha önce yazmış olduklarını ima eden mesajlar yayınladılar. Ben google’de yaptığım aramada, en eski ve ilk haberin 11 Ekim 2021 tarihinde Sedat Tapan tarafından yapılmış olduğunu saptadım ve haberi bu imza ile sizlere aktardım. Ayrıca, bazı haberlerin Sedat Tapan haberinden alıntı olduğunu da belirtmeliyim. EYLÜL AYINDA TÜRK MEDYASININ ORTAYA ÇIKARDIĞI IRKÇILIK OLAYI, DÜN AKŞAM HOLLANDA TELEVİZYONUNDA YAYINLANINCA BÜYÜK YANKI YARATTI! Hollanda’nın dünyaca ünlü turistik köyü Giethoorn’un tek Türk ailesinin ırkçı saldırılara uğramasına seyirci kalan polise tepkiler yağıyor. DENK Partisi, Hollanda gündemine oturan olayı Salı günü meclise taşıyacak. İlhan KARAÇAY yazdı Hollanda’nın dünyaca ünlü turistik köyü Giethoorn’da yaşanmakta olan ve Türk medyasının geçen eylül ayında yayınladığı bir olay, dün akşam Zembla adlı bir programda yayınlandı. Arkadaşımız Sedat Tapan’ın, köye giderek Türk ailesi ile yaptığı ve Platform Dergisi’nde yayınladığı röportajı aşağıda sizlere sunacağım. Hatice Yılmaz ve 15 yaşındaki oğlu Yusuf’un başından geçenleri uzun uzun gösteren Zembla, Giethoorn’dan defolun’ adını koyduğu programda, çeşitli uzmanları konuşturarak, polisin vurdumduymazlığının suç olduğunu ortaya koydu. Yılmaz ailesinin başından geçenlerin hâlâ devam etmekte olmasının bir skandal olduğunu belirten uzmanlar, polis teşkilatının bu konuda cezalandırlacağı fikrinde birleşiyorlar. Hollanda Parlamentosu’nda 3koltukla yer alan DENK Partisi milletvekili Stephan van Baarle, yayın sonrasında yaptığı açıklamada, yaşananların Hollanda için utanç verici olduğununu ve kabul edilemez olduğunu belirterek, konuyu Salı günü meclise taşıyacağını belirtti. Şimdi, Hollanda’da dün geceki yayını göremeyenler için, eylül ayında yayınlanan acı röportajı sizere sunuyorum. Arkadaşımız Sedat Tapan’ın yazısını, noktası ve virgülüne kadar değiştirmeden aktarıyorum Hollanda’da ırkçılar turistik masal köyü Giethoorn’da Türk aileye kabusu yaşattılar Tanınmış turistik köyü Giethoorn’da bir skandal yaşanıyor… Hollanda’nın Overijsel bölgesindeki tanınmış turistik köyü Giethoornda bir skandal yaşanıyor. 10 yıl önce güzel hayallerle bu köye taşınan Hatice Yılmaz, hayatına yeni bir sayfa açacaktı. Hesapta başka güzel şeyler vardı. Ama karşılaştığı çirkin olay karşısında şaşkına döndü. Hatice hanımın biricik oğlu Yusuf 15 yaşında ve sorunlar halen devam ediyor. Köyün gençleri, Hatice Yılmaz’ın oğulunu da hedef alarak gece yarısı evin penceresine gelerek, taş atarak Defolun buradan Kanser Türkler’ diye bağırıp yıldırmaya çalışıyorlar. Bu olaylar karşısında kabusu yaşayan Hatice Yılmaz, sonunda evinin penceresine Biz bu köyde ayrımcılığa uğruyoruz’ yazılı pankart astı. MASAL KÖYÜNDE KABUS! Hollanda’nın dünyaca bilinen bu turistik köyünde ikamet eden sanırım ek Türk ailesiyiz’evladımla. Masal köyü…Hobit köyü Giethoorn… Fakat…”Her güzelin bir kusuru vardır” derler ya; bu koyun de kendi güzelliğiyle çelişen nahoş bir gerçeği var maalesef ”yabancı düşmanlığı”… On aydır birdenbire tekrar hortlayan ve geçen Ekim’den beri başlayıp devam eden bir ayırımcı- ırkçı saldırılara maruz kalmaktayız evimizde! Yıllar evvel, henüz oğlum bu köyde ilkokula giderken, okul koridorlarında duvarları kaplayan siyah çarşaflı, burkalı kadınlarla, üzerinde Arapça yazılar olan bayraklar tutan silahlı İŞİD elemanlarının fotoğraflarını hatırlıyorum okul güya minicik yavrulara ” İslami tanıtmak!” istiyordu bu duvar sergisiyle. Hayret ve hayal kırıklığımı inanın dün gibi hatırlarım. Çok rahatsız ediciydi tabi bu ” mind-setting”; duyarsız kalamazdık. Yavrumla güzel bir sunum hazırlamıştık, görsellerle zenginleştirilmiş ve çocukların anlayabilleceği sadelikte. Cihad’ın ne olduğunu, güzel ve içten bir selamın da bir cihad olduğunu, islamın şiddet yanlısı bir din olmadığını, diğer birçok din gibi temelde güzeli ve doğruyu öğütlediğini” dilimiz döndüğünce paylaşmıştık. Terör gruplarının bir dini temsil edemeyeceğini ifade edip okulu bilinçli ve barışçıl bir tutuma davet etmiştik. O vakitler çocuğum ”hoogbegaafd en multi-getalenteerde’ bir öğrenciydi ancak okul, yavrumun yeteneklerini ve potansiyelini baltalayan ” sistemli bir problematize etme” tutumuna girişmişti her nasılsa. Hatice Yılmaz Yavrum ve ben ırkçılığın çirkin yüzüyle ilk defa bu kadar yakından tanışmıştık, Noorderschool denen köy ilkokulunda. Aradan yıllar geçti vee şimdi sanırım o minik yavrular bugün büyüdüler ve islam düşmanı, Türk düşmanı, yabancı düşmanı olarak bizim bu köyden gitmemizi istiyorlar! Tabi yalnız gençler değil büyükler de buna eşlik etmekte maalesef! Özellikle son 10 aydır bir grup genç insan ve bazı köylüler tarafından kimliğimize yönelik devam eden çirkin bir etnik ayırımcılık sebebiyle kendimizi tehdit ve tehlike altında hissediyoruz. Sadece Türk’lüğümüze, kimliğimize değil aynı zamanda evimize, arabamıza da kastedilmiş olup gerek çocuğum ve gerek şahsım son derece zor bir durumdayız, can ve mal güvenliğimizden her gün endişe ederek geçiriyoruz. Söz konusu saldırılarla ilgili 4 ayrı şikayet aangifte yapmış bulunuyoruz. “Vizier “discriminatie meldpunt yani ayrımcılıkla mücadele bürosu bizi bu şikayetlerimizde başından beri destekliyor ve yanımızdadır. POLİS- IRKÇI VE AYIRIMCILIĞI Hatice Yılmaz Anlamsız bir nefretle size bakan gözler gördünüz mü hiç? Korkunç bir gecenin ve ırkçı saldırının ardından polis bürosuna gittiğimde beklemediğim bir şeyle karşılaştım! Tarif edemeyeceğim böylesi küstah bir üslupla çok sık rastlaşmadım doğrusu; benim tasavvur dahi etmediğim bir kabalık ve medeniyetsizlikle tanıştıran bir polisle ilk defa karşılaşıyordum; üstelik bu bir hanımefendiydi! Polis tarafından da ayırımcılıkla muamele edildik maalesef evvela yasal hakkımız olan ” olaylarla ilgili şikayet tutanağı tutturma” hakkımız engellendi, akabinde polis memurlarının sözlü taciz ve korkutma, aşağılayıcı muamelesiyle karşılaştım polis bürosunda. Bu bizim için ikinci bir travma etkisi yarattı; polise olan güvenimiz bir hayli zedelenmiş durumda. Bu ise içinde bulunduğumuz zor şartları daha da zorlaştırdı. Süreç boyunca polisin taraflı tutumu, kasıtlı yanıltıcı bilgilendirme ve yasal haklarımla ilgili bizi defalarca yanlış yönlendirmeleri Vizier kontak kısmı de dikkatinden kaçmadı; durumu savcılığa bildirdi sağ olsun. Polis şefi, ” intern onderzoeker komiseri ve polisler bana bu süreçte uzun süre “şikayet/aangifte” yapmamam için baskı uygulayıp manipüle ettiler! Soruşturma sürecini yavaşlatarak bizi aylardır bir bilinmezle ve kaygıyla oyaladılar. Haliyle bu tehdit ortamında köyde kendimizi mütemadiyen bir güvenlik endişesi içinde bulduk. Psikolojik destek alıyoruz bu sebepten Hatice Yılmaz Psikoloğun olayların bizim ruhumuzda yarattığı olumsuz etkilerini dile getirdiği ve bu köyden taşınmamıza dair tavsiye mektubu mevcuttur. Ayrıca, suçluların bir akşam saldırılarından biri de bizim güvenlik kameramıza kaydolmuştur delil olarak. Maddi ve manevi zarar gördük yavrumla. Bakınız değerli PLATFORM ve KADIN Dergisi, bu ırkçı-ayrımcı saldırılar elbette ki bana Hatice olduğum için yapılmadı… Yahut buna sebep olacak herhangi bir ön münakaşa vb olmadı… Geceleri evimizi toplu halde ” Hatice” diye değil bilakis ”KANKER Türk !” diyerek taşladılar ” kanker Türk, weg van deze dorp, buitenlanders!” diye bağırdılar… Üzerime araba sürüldü, bayrağıma, kimliğime saldırıldı, geceleri kapımız zorlandı, tekmelendi, zilim durmaksızın geceleri çalınarak korkutulduk! Çocuğum Gymnasium 4. sınıfta şu an ve güvenlik kaygısıyla okula şehre bisikletle gidemiyor, ben götürüyorum; yolda ırkçı grup tarafından saldırıya uğrayabilir diye endişe ediyor yavrum. Yıllardır inzivai ve münzevi bir yaşam sürdüğüm bu küçük köyde maalesef her gün tehdit altında ve can güvenliği endişesi içindeyiz! Büyü bozuldu… Sessizlik, huzur bozuldu! Masal Köyünde biz artık evladımla kabus görüyoruz geceler… Masal bitti! Gitmek zamanı şimdi. Fakat bürokrasinin, kurumsal ayırımcılığın mengenesinden de tünelin ucundaki çıkışı göremez olduk. Bu sebepledir ki değerli PLATFORM Dergisi’ni aradık bizi arkadaşları Sedat Tapan beye yönlendirdiler. Sedat Tapan beyefendiye durumumuzu bildirdik ve kendisi bizzat bizi evimizde ziyaret etti kendisine ”imdat” çağrısı yaptık. Sağ olsunlar, Türk-Islam kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı, Ömer Altay beyefendi ve Başkonsolosluğumuz gibi, onlar da samimi alakalarını esirgemediler bizden. Ümit var olduk milletimizden… Temennimiz ivedilikle güvenli bir bölgeye taşınabilmek ve hukuki süreçte sizlerin de desteğiyle tatmin eden bir neticeye ulaşmaktır. Henüz resmi bir avukatımız yoktur, Başkonsolosluğumuzun ve gönüllü hukukçularımızın değerli desteğine muhakkak ki ihtiyacımız var. Kayıtsızlık, insanlığın sessiz ölümüdür…Patrick Mundüs-Hollandalı Koç-Mentör Hatice Yılmaz Gözleri önünde cereyan eden bu korkunç olaylara sessiz bir seyirci olan köylülerin dikkatini ve duyarlılığını talep etmek adına evimizin penceresine hem Türk hem Hollanda bayrağını aştık ve ” samen sterk tegen racısme/Ayırımcılığa karşı beraber güçlüyüz!” yazımızı koyduk camımıza. Ne acı ki onlar elemimize seyirci kalarak sessizce dışlanmamıza iştirak ettiler, etmekteler. Böyle davranarak belki de Hollanda’nın ”paralel ve ayrık bir toplum olmak yerine çok kültürlü gerçek bir topluma evrilme şansını da kaçırmış oluyorlar. Komşularımın ve de bir parçası olduğumu sandığım bu insanlık ailesinin, farklılıklardan korkup soğuk bir duyarsızlığın esiri olduklarını görmek ne acı… Değerler toplumunu özlüyor insan… Hatice Yılmaz Oysa bu uzak ve güzel köyde evladımı ve beni tıpkı 2019 yılında Ürk’teki bir Faslı anne ve iki çocuğuna yaptıkları gibi, bir grup adamın ırkçı söylemlerle aileyi evlerinde yerlerde tekmeleyip- linç ettiği gibi canımıza ve namusumuza kastetseler şayet, bir Allah’ın kulunun da insanlık namına imdadımıza yetişmeyeceğini tecrübelerimden gördüm, inandım. Artık burası benim evim değil, Giethoorn bizim yuvamız olamaz! Hatice Yılmaz Çünkü bir yuvanın kutsiyeti olan güvenlik duygusuna küstahça tecavüz edilmiştir! Arzumuz, hukuki süreç devam ederken, bir an evvel evladımı buradan daha güvenli bir bölgeye uzaklaştırmak ve mümkünse kendi toplumumuzun, milletimizin yakınlarında bir sosyal kiralık eve ivedilikle taşınmaktır. Bu husus ta şunu tekrar söylememe izin veriniz, hem Türk cemaatimizden hem yetkili makamlarımızdan ricamız bizi yalnız bırakmayıp desteklerini esirgememeleridir. IRKÇILIK GERÇEKTEN HASTA EDER Hatice Yılmaz Biliyorum, bendeniz ne ilk ne de son ırkçılık mağduru vatandaşım bu küçük ve yeşil ”Baba Vatanda”…Fakat bu toplumsal yarayı tamamen iyileştiremesek te en azından sorunu sahiplenip, konuşulur kılarak birbirimize ve bütünün hayrına bir nebze faydalı olabiliriz umuyorum. Neticede çocuklarımız, yavrularımız bu ülkede inşa edecekler geleceklerini, bu toplumda birer birey olacaklar yetenekleriyle, değerleriyle…Ancak birçok bilimsel araştırma da gösteriyor ki IRKÇILIK GERÇEKTEN HASTA EDER! Hasta ve ruhen zedelenmiş bireyler de bu topluma fayda etmez, edemez. Kurumsal ırkçılığın iyi bir eğitim, iş ve ev şansınızı etkilediğini de biliyoruz. Kennisplatform İntegratie& Samenleving platformu yazarı Kauthar Bouchallikt’in de belirtildiği gibi ” ırkçılık ve ayırımcılık ” Hollanda araştırmalarına göre vücudunuzu ve zihninizi hasta ediyor. Her ne kadar bu görüş tip dünyasına henüz nüfuz etmemiş olsa da. Bu hepimizi ilgilendiren toplumsal yaraya Hollanda-Türk toplumu olarak daima dayanışma içinde olup ortak bir tutum la tepki vermemiz gerektiğine inanıyorum. Belki yavrumun burada sizler gibi kocaman ailesi-akrabaları yoktur ancak siz necip milletimiz de burada bizlerin bir nevi ailesidir. Gerek STK’larımız, federasyonlarımız gerekse Elçilik ve konsolosluk makamlarımızın bu gibi ortak sorunlarımıza gösterecekleri ortak duyarlılıkları, muhakkak ki bizlere hem kurumlar önünde hem de bu hukuki süreçte yalnız olmadığımızı hissettirecektir. İnsanlaşmak yolunda, insan insanın imtihanı ise şayet; teselliyi yine güzel insanin bağrında bulacağız. Adaletli insanların…Duyarlı insanların. Çünkü…Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir. Giethoorn, Hollanda'nın masallar kasabası olarak da bilinen turistik rotalarından biri. Tıpkı Belçika'daki Brugge ve Rusya'daki St. Petersburg gibi Kuzeyin Venediki olarak adlandırılan Giethoorn, Hollanda'ya gelen turistler için de bir cazibe noktası. Amsterdam'a yakın bir konumda bulunan kasabada zaman içinde bir yolculuğa çıkmak mümkün.• 05 Eylül 2021 - 0800 • Son Güncelleme 05 Eylül 2021 - 0837• 05 Eylül 2021 - 0800 • Son Güncelleme 05 Eylül 2021 - 08371Hazırlayan İhsan Dindar Giethoorn, Hollanda'nın Overijssel iline bağlı bir köy. Steenwijk'e 7 kilometre uzaklıkta bulunan Giethoorn, konum itibariyle ülkenin tam kalbinde yer almakta. Bu sayede hemen hemen ülkenin her yanından ziyaretçi ağırlayan Giethoorn yurt dışından da büyük ilgi iline bağlı olan Giethoorn'a gelmek için Amsterdam'dan Overijssel'e trenle ulaşmanız gerekiyor. Overijssel'den de Steenwijk otobüslerine binip yaklaşık 20 dakikalık bir yolculukla Giethoorn'a günübirlik turlarla gelebilirsiniz Giethoorn tahminen 13. yüzyılda, Güney Avrupa'dan gelen sığınmacılar tarafından kurulmuş bir köy. Konum itibariyle korunaklı bir bölge olan Giethoorn, zaman içinde gelişimini küçük bir yerleşim olmasından ötürü bölgede konaklama imkanları da birkaç pansiyon ile sınırlı. Ancak Amsterdam gibi büyük kentlere olan yakınlığı nedeniyle Giethoorn'a genellikle günübirlik turlar büyük bir bölümü araç trafiğine kapalı Giethoorn, su kanalları üzerine kurulu bir köy. Dolayısıyla köyde ulaşım ekseriyetle kanal üzerindeki gondol ve bisikletlerle gerçekleştiriliyor. 6Köyün çok büyük bir bölümü araç trafiğine kapalı bir durumda. Giethoorn mimarisiyle Yüzüklerin Efendisi serisindeki Hobbitlerin köyüne bu yer, turistlerin oldukça ilgisini çekiyor Bu yüzden Giethoorn, Hobbit Köyü olarak da anılıyor. Giethoorn'da bulunan kanallar, köprüler ve evler bölgeye masalsı bir hava katmakta. Bu ambiyans turistlerin bölgeye gelmesindeki en büyük oldukça soğuk bir iklime sahip olan Giethoorn'u gezmek için en uygun zaman dilimi bahar, yaz ve sonbahar özgü tatlar açısından fazla alternatifi bulunmayan Giethoorn köyünde ağırlıklı olarak et ve balık ürünleri tercih edilmekte. Giethoorn'a gelen turistlerin mutlaka yaptıkları şeyler arasında kanolarla kasabayı dolaşmak yer genelinde bisiklet kullanımının en yoğun olduğu yer Ülkenin genelinde olduğu gibi burasının da alabildiğine düzlük bir arazide kurulu olması bölgeyi rahat bir şekilde gezmenize imkan gezintisi ya da yürüyüş yapmak istemeyenler için de bisiklet seçeneği her zaman bulunuyor. Bilindiği üzere Hollanda dünya genelinde bisiklet kullanımının en yoğun olduğu ülkelerden biri. dünyanın en güzel köyü Şimdi dünyanın en güzel köyü neresi diye sorsak, çoğunuz “benim köyüm” der muhtemelen. Elbette sizin köyünüz dünyanın en güzel köyü. Ama birde buraya bakmanızı tavsiye ediyoruz. İşte karşınızda Giethoorn! Burası dünyanın en güzel köyü Giethoorn Hayalleri süsleyen bir köy… Minik köprüler, çiftlik evleri ve onu dünyanın en güzel köyü yapan başlıca su kanalları! Giethoorn, Unesco Dünya Mirası listesine girebilecek güzellikte! Giethoorn adını Goat Horn’ yani keçiboynuzundan alıyor. Bu ismin seçilmesinin sebebi de 10. yy’da meydana gelen bir taşkın sonucu çamura bulanan binlerce keçiboynuzu… 2015 yılında, binlerce Çinli’nin oylamasıyla Monopoli oyununun uluslararası versiyonuna eklenen Giethoorn Londra, New York ve Tokyo gibi dünyanın en büyük metropollerinin yanında oyundaki yerini almış. Artık Giethoorn, yer yıl yaklaşık 200 bin kadar Çinli turisti ağırlıyor. Bu ziyaretçi sayısı ise yerel halkın neredeyse 75 katı kadar! Hollanda’nın kuzey kesiminde yer alan Overijssel eyaletinde bulunan doğa rezervlerinin tam ortasında bulunuyor Giethoorn. Nüfusu kişi olan şirin köye karakteristik hava veren özelliği ise su kanalları, binaları ve yaya yollarını birbirine bağlayan minik köprüler ve gördüğünüzde sizleri masal diyarında hissettirecek çiftlik evleri. Giethoorn kanaları Venedik’teki gibi enfes bir güzellikte olduğu için “Yeşil Venedik” olarak anılıyor. dünyanın en güzel köyü Giethoorn’a ulaşım Giethoorn’a ulaşım sizleri korkutmasın. Çünkü istasyon araları çok uzak değil. Ayrıca bilet satış kısmındaki görevliler de bir hayli yardımsever. Gitmek istediğiniz yerler söylediğinizde hangi saatte hangi treni kullanabilirsiniz, hangi duraklarda aktarma yapmanız gerekiyor net bir şekilde açıklıyorlar. Amsterdam merkezinde bulunan Amsterdam Centrum’dan, tren saatlerine göre iki ya da üç tren kullanarak Giethoorn’a kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Tren yolculuğunu tercih edecekseniz ineceğiniz son durak Steenwijk olacak. Burası da en az Giethoorn kadar güzel olduğu için bu sizleri yanıltmasın. Gidecek bir miktar yolunuz daha var. Bu noktadan sonra ister bisikletle gezerek, isterseniz de 70 numaralı otobüse binerek, yaklaşık 20 dakikalık yolculukla varış noktasına ulaşabilirsiniz. Giethoorn’da köy turu Köyü gezmek istiyorsanız akla ilk gelen seçenek tabii ki de tekneler. Her saat başı hareket eden tekneler 1 saat içerisinde keyifli ve huzurlu bir tur yapmanıza yardımcı oluyorlar. Ama yok, ben 40 kişilik tekneler yerine kendi teknemi kiralayacağım derseniz de hangi kanaldan gideceğiniz konusunda bilgi sahibi olmalısınız. Çünkü bu küçük köydeki kanallar birbirlerine çok benziyor. Giethoorn’u gezmek istiyorsanız sizler için en iyi diğer seçenek ise kesinlikle bisiklet olacaktır. Köy merkezinden kiralayabileceğiniz bisikletlerle köyü rahatça gezebilirsiniz. Ayrıca yine köy merkezinden başlayan ve turistler için özel olarak düzenlenen bisiklet turları da bulunuyor. Bisiklet fiyatları günlük olarak 10 Euro’dan başlıyor. dünyanın en güzel köyü Giethoorn’da yemek Hollanda mutfağı çok çeşitli bir mutfak değil. Genelde et, balık, deniz ürünleri ve kış sebzeleri, patates ve peynir çeşitleri bulunuyor. Hollanda yemek kültürünün pek de sağlıklı olduğu söylenemez zira, bütün yemekler genelde yağda kızartılarak yapılıyor. Waffle’ın anavatanı olan bu ülkede insanları sabah, öğle, akşam günün her saati hamur işi yerken görürsünüz. Giethoorn’a kadar gitmişken kanal kenarlarında bulunan bir restoranda mutlaka yemek yemenizi öneriyoruz. Bu muhteşem köyde hayatınızın en huzurlu yemeğini yiyeceğinize eminiz zira. Bu küçücük köyün 3 tane minik müzesi var Het Olde Maat Uus müzesinde, tipik bir Giethoorn çiftlik evinin yüz sene öncesini ve o zamanlarda günlük yaşamın nasıl olduğunu, Museum de Oude Aarde ziyaretinizde ise bölgede çıkarılan değerli taşları görebilirsiniz. Son müze ise klasik araba tutkunlarının mutlaka ziyaret etmesi gereken The Histomobil. Ne zaman gitmeli? Ilıman iklime sahip olan Giethoorn’a Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında giderseniz, keyifli bir gezi ya da tatil yapabilirsiniz. Temmuz ve Ağustos aylarında düzenlenen müzik festivalleri sayesinde masal diyarına bürünen bu köyü mutlaka görmeniz gerekir. Her ne kadar bu aylarda gitmeniz tercih sebebi olsa da, kışın da bu köyün atmosferi bir başka güzel oluyor. dünyanın en güzel köyü dünyanın en güzel köyü dünyanın en güzel köyü En Huzurlu Oteller – Türkiye’nin Huzur Noktaları Hollanda Krallığı'nın bir parçası olan bu ülke,kuzey denizi, Almanya ve Belçika ile sınırlanmıştır,Sadece milyon nüfusu olmasına rağmen kişi başına düşen GSYİH'ye göre Hollanda dünyanın ekonomisine sahiptir. Başkent Amsterdam 2010 yılında bu ülkede yer alan lüks villaları townhouse ları ve nehri ile UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine sağdaki kanal üzerinde bulunan evler, Prinsengracht'ta ve Herengracht'taki üzerineki sokaklarda bulunan lüks evler ve şehir merkezindeki özel kulüplerde gece hayatının tadını çıkarabilirsiniz. Ünlü restoranlar ve barlar şehir merkezinde yer alıyor. Ayrıca Rijksmuseum, Van Gogh Müzesi ve Anne Frank Evi gibi Amsterdam'da birçok farklı konumlar bulunur ve siz bu alternatiflerden birini tercih edebilirsiniz. Başkent dışında Het Gooi’yi bulabilirsiniz, bu bölge sakin bir bölge olup Hollandalı elit kesimin yaşadığı prestijli lüks evlerin bulunduğu şık bir kırsal huzurun ve ayni zamanda düzenlenen çok sayıda etkinliğe ve kulübü ve özel birlilkler tarafından sunulan spor aktiviteleri gerçekleştiriliyor. Yeşillikler içinde sakin bir alan bulmak Hollanda elit yaşadığı özel lüks villalar sunmaktadır bu bölgelerde en prestijli konutları bulabilir ve burada kırsal huzurun tadını çıkarabilirsiniz ve aynı zamanda Al Sayeda da en profesyonel spor aktivitelerini yapabilirsiniz. Zengin ve lüks gayrimenkul piyasası diğer şehirlerde de gelişmiştir. Örneğin Rotterdam Bloemendaal ve özellikle Lahey yakınlarındaki bölgelerde de oldukça bölgelerde lüks gayrimenkuller bulabilirsiniz bu ülke kusursuz stili ile sizi kendine hayran bırakacak

hollanda giethoorn köyü ev fiyatları